Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesinde 6 Şubat depreminde yerle bir olan Hisami apartmanıyla ilgili davanın görülmesine Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı.
1’i tutuklu 4 sanıklı duruşmaya soruşturmanın başından beri tutuklu bulunan müteahhit Mehmet Ali Korkut ile tutuksuz sanıklar müteahhit Mehmet Meşe ve arsa sahibi Ahmet Özcan katılırken, Nurettin Özcan ise katılmadı.
“Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” suçundan 15’er yıl hapis istemiyle haklarında dava açılan davanın tek tutuklu sanığı müteahhit Mehmet Ali Korkut’un savunması pes dedirtti.
Sanık Mehmet Meşe ile ortak olduklarını belirten Korkut, 5 Nisan 1993 kriziyle birlikte inşaatı
ekonomik nedenlerden dolayı tamamlayamadıklarını belirterek, iflas ettikten sonra ortağı Mehmet’in kendisine hak sahiplerinin isim listesini verdiğini söyledi.
30 yıldır yıkılan binanın önünden bile geçmediğini, ortağı Mehmet Meşe’nin iflas etmesiyle yalnız kaldığını ifade eden Korkut, Hisami Apartmanı’nın kaba inşaatının bittiğini, ancak ortağının işi bırakmasıyla hak sahiplerinin kendisini muhatap kabul etmediklerini söyledi.
Binanın yapımaşamasında yer almadığını, sadece kar amaçlı maddi destekte bulunduğunu
ifade eden Korkut, binanın temel ve zeminine sürekli yağmur suyu dolduğunu, buna dair söylentiler olmasına rağmen insanların oturmaya devam ettiğini, binanın inşaatına ne zaman başladıklarını, ne zaman bitirdiklerini bile hatırlamadığını belirterek tahliyesini istedi.
“KOLON KESİLDİ” DEDİ AMA BİLİRKİŞİ RAPORUNDA BİNA ÇÜRÜK
Tutuksuz müteahhit Mehmet Meşe, inşaatı Mehmet Ali Korkut ile beraber yaptıklarını belirterek, ekonomik kriz nedeniyle iflas edip binayı bitmeden hak sahiplerine teslim ettiklerini belirterek, “Zemin katta tadilat yapılmış ve kolonlar kesildiğine dair duyumlarım oldu.
İnşaatın 8 kat olduğunu hatırlıyorum. 8 kata bodrum dahil değil ama zemin dahildi. İnşaat 3 yıl sürdü.
Meşe, 100 kişinin öldüğü Hisami apartmanından önce de iki ayrı bina yaptığını, aynı malzemeleri kullandığını, ancak o binaların yıkılmadığını belirterek dükkânlarda kolon kesildiği iddiasında bulundu ve “Niye yıkıldı, ben de anlamadım” dedi.
Oysa İzmir 9 Eylül Üniversitesinden alınan 6 kişilik bilirkişi raporunda, binada kolon kesildiğine dair bir bulgu veya tespite rastlanılmadığıbelirtiliyor. Binanın kalite standartları dışında kötü malzemelerle inşa edildiği için yıkıldığı bilgisi yer alıyor.
İNŞAATI YARIM BIRAKIP KAÇTILAR
Arsa sahibi Ahmet Özcan ifadesinde, binanın inşaatına başlanıldığını, ancak müteahhit firmanın bir süre sonra inşaatı tamamlayamadan kaçtığını ve kat maliklerinin kendi imkanlarıyla binayı tamamladığını belirtti.
Sanık olan kardeşi Nurettin Özcan ile herhangi bir ortaklığı olmadığını vurgulayan Ahmet Özcan, müteahhit Mehmet Ali Korkut ile diğer müteahhidin inşaatı yarım bırakıp kaçtıklarında binanın kaba inşaatının bitmiş halde olduğunu, yarım bırakılan kapı ve pencere gibi ince işçilikleri kendilerinin tamamladığını belirterek, “Bina 36 daireden oluşuyordu. Bunlardan 8’i kardeşim Nurettin’e aitti, ben kardeşime ait olan dairelerin kapı ve pencerelerini taktırdım. Geri kalanları daire satın alan bina sakinleri kendi imkânlarıyla tamamladı. İskân ruhsatı alınıp alınmadığı konusunda bilgim yoktur” dedi.
TUTUKSUZLARA DA TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI
Mahkeme, toplanan deliller ve alınan tanık ifadeleri ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ile resmi kurumlarla yapılan yazışmalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde tutuklu müteahhit Mehmet Ali Korkut’un tutukluluk halinin devamına, duruşmaya tutuksuz katılan müteahhit Mehmet Meşe ile arsa sahibi Ahmet Özcan’ın tutuklanmasına, duruşmaya gelmeyen arsa sahibi Nurettin Özcan hakkında da tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verip duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.