İstanbul Barosu sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Adliyeler ve MEB’in işbirliği yaptığı tarikat vakıflarına dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
*Anayasa’nın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
*Anayasa’nın 14/1 maddesine göre, Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerden hiçbiri demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
“ANAYASA YÜRÜRLÜKTEDİR”
*Anayasa’nın 24. maddesine göre kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar sağlama amacıyla dini istismar edemez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yürürlüktedir!
*Yine 3 Mart 1924 tarihli ve 431 sayılı Devrim Yasası ile halifelik kaldırılmıştır.
*Büyük önder Atatürk, Nutuk’ta Halifeliğin kaldırılması ile ilgili açıklamalar yapmış, sonuç olarak şunu söylemiştir:
“Efendiler, açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslümanları hâlâ bir halife korkuluğu ile uğraştırıp aldatmak gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır. Böyle bir oyuna kapılıp hayal kurmak da ancak ve ancak cahillik ve gaflet eseri olabilir.”
*Laik Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından biri olan 3 Mart 1924 tarihli ve 431 sayılı Devrim Yasası da yürürlüktedir!
“YASAL GİRİŞİMLERDE BULUNDUK”
*Anayasa ve devrim yasalarının yürürlükte olmasına karşın yakın dönemde Adliye binalarının dinsel eğitim ve öğretime açılması, Millî Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği yaptığı vakıf ve derneklerin tarikat yapılanması içinde olmaları veya tarikatların vakıf, dernek gibi adlar altında faaliyet göstermeleri gibi örnekler Anayasa’da belirlenen laik hukuk düzenine aykırıdır.
İstanbul Barosu bu konularda gerekli yasal girişimlerde bulunmaktadır.
*Ülkemizde son olarak Filistin’e destek yürüyüşleri adı altında hilafet sloganları atılmakta, pankartlar ve yeşil bayraklar açılmakta ve bu konuda hiçbir yasal işlem yapılmamaktadır.
*Meydanlardan ve sosyal medya üzerinden hilafet çağrısı yaparak provokasyon yapan kişiler hakkında bir an evvel işlem yapılması gerekmektedir.
*Büyük önder Atatürk’ün bizlere verdiği birinci görevin ulusal bağımsızlığımızı ve laik Cumhuriyetimizi korumak ve savunmak olduğunun bilinciyle hareket eden İstanbul Barosu, laik Cumhuriyeti ve Cumhuriyet kazanımlarını savunma mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir!